Geçmişten Günümüze Sosyal Medya

Türkiye sosyal medyayla tahmin ediyorum ki ilk olarak Facebook’la tanışmıştır. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, yaklaşık 2-3 yıl önce, Twitter Türkçe desteği vermeden Türkiye’de  Facebook’a alternatif olabilen bir sosyal paylaşım platformu yoktu. Ama artık Twitter’dan Instagram’a, hatta Türk yatırımı olarak Twitter’dan epey kopya çekilerek yayına sunulmuş Ahsar.com gibi sosyal paylaşım ortamları mevcut. Peki en yararlı olan sosyal ortam hangisi?

Geçen yıla kadar en popüler olan şüphesiz Facebook’tu. Ancak zaman ilerledikçe genç kitlelerin rotası Twitter’a kaydı. Bunun nedeni  Facebook’un klişeleşmiş haliyle birlikte ebeveynlerin de oldukça aktif olarak Facebook kullanmaya başlaması olarak görülüyor.

Şuan bakıldığında, daha geniş kitlelere ulaşmak, insanlara bir şeyler duyurmak için en uygun platformun Twitter olduğunu söyleyebiliriz. Facebook arkadaş listesi uygulamasıyla daha özel, içe kapalı bir sistem. Son zamanlarda eklediği hashtag özelliğiyle insanların ulaşımını biraz daha açsa da Twitter kadar pratik ve geniş perspektifli olamıyor. Ancak Twitter için de şöyle bir dezavantaj söyleyebiliriz. Twitter Türkçe desteği verdikten sonra büyük yığınlar halinde Twitter’a akın eden genç kitleler insanları biraz zor duruma sokuyor. Nasıl derseniz, Twitter’ın gündem maddelerini en çok Tweet atılan hashtag’e göre dizdiği listeyi hepimiz biliyoruzdur. Bu listeye bakınca gündemin çok kaynadığı günler dışında elle tutulur bir tarafı olmayan tabelaların işgal ettiğini görüyoruz. Bu durum apolitik genliğin Twitter’da kendi gündemini oluşturması olarak değerlendirilebilir. Twitter Türkçe desteği vermeden önce Türk kullanıcı sayısı oldukça az ve genel itibariyle olgun olduğu için içeriklerden olumlu yönde faydalanmak daha kolaydı. Ancak şuanda bir tabelaya tıkladığınızda atılan bazı Tweet’lerin birebir aynı olduğunu görüyoruz. Hatta çoğu zaman bu Tweet’leri görmekten esas içeriği okuyamıyoruz. Bu da Twitter’ın kullanıcı sayısını artırmasıyla getirdiği bir dezavantaj olarak sayılabilir.

Bir diğer popüler platform Instagram. Instagram’la ilk tanıştığımda her zaman olduğu gibi ne olduğunu anlayamamıştım. Zamanla anlasam da bana saçma bir ortam gibi geldi. İnsanlar zaten fotoğraflarını daha düzenli olarak Facebook albümlerinde paylaşabiliyor, muhafaza edebiliyordu. Böyle ayrı bir alternatifin ne gereği var diye düşünüyordum. Sonra Instagram hakkında zamanla daha iyi düşünmeye başladım. Facebook’ta da Twitter’da da paylaştığınız yüksek çözünürlüklü bir görsel muhakkak dezenformasyona uğruyordu. Hatta bu yıpranma zaman zaman çok abes bir şekilde belli olabiliyordu. Üstelik Facebook kullanmayan birinin fotoğraflarını düzgün gösterebileceği bir ortam yoktu. Çünkü Twitter fotoğraf göstermek için pek uygun bir ortam sayılmaz. Ve Instagram daha güzel efektlerle fotoğrafları muhafaza edebiliyorken başka bir yerle uğraşmak pek akıl kârı değil gibi. Ben genelde Twitter’da fotoğrafın altına yazmak istediğim şeyle 140 karakter sınırını aştığı için Instagram’da istediğimi yazıp Twitter’a link atmayı tercih ediyorum. Henüz 10 fotoğraf atmışken Instagram’ı aktif kullandığımı söyleyemem ama ara ara işime yarıyor.

Son olarak üzerinde durmak istediğim bir sosyal paylaşım sitesi var. İşleyişi bildiklerimize göre değişik olan bu siteyi de çoğumuz bilmiyor ve kullanmıyoruz. Adı State. Çok eski sayılmaz ama ben bununla karşılaşalı epey oldu.  Burada seçtiğiniz bir başlık hakkında yazmak istediklerinizi yazıyorsunuz. Ve Türkçe desteği olmadığı için Türk kullanıcı sayısı da çok az. Ve hatta bazı gazetecilerin İngilizce yazdıkları dışında aktif Türk kullanıcısı yok denebilir. İleride Twitter gibi patlama yapar mı bilinmez ama kendi isim ve soyisminizle bir adres almanız faydalı olabilir.

Bu yayın Sword Scene tarafından SRGZ Blog için hazırlanmıştır. Şizofrenik analizlerden eleştirel Popüler Kültür yorumlarına, orantısız sahneden güncel haberler ve özel içerikler için Twitter'dan takibe alabilirsiniz: twitter/swordscene